Karanlık Enerji Araştırması
Karanlık enerji, Gökbilimciler 1998’de Evrenin aslında önceden düşünülenden daha hızlı genişlediğini öğrendiklerinde tamamen şaşırdılar. Bu geniş bakış açısının ışığında mantıksız görünüyordu. Fakat aslında kanıtlar gitgide güçlenmekteydi. Çok uzaktaki Tip Ia süpernovalarının araştırılması bu duruma kanıt sağladı. İkili sistemdeki beyaz cüce yıldız, bu tür süpernovaların oluşmasına neden olur. Beyaz cüce, Chandrashekhar Limitine ulaşana ve termonükleer bir patlama yaşayana kadar normal yıldızdan madde alır. Beyaz cüceler, gökbilimciler tarafından “standart yıldızlar” olarak kullanılmaktadır. Çünkü hepsi patlamadan önce aynı kütleye ulaşırlar ve aynı parlaklığa sahiptirler. Sonuç olarak, gökbilimciler görünür parlaklıklarını ölçmek ve mesafelerini hesaplamak için 1/r^2 yasasını kullanabilirler.
Uzaklıklarını bilerek bu süpernovaların ne zaman meydana geldiğini belirleyebiliriz. Evrenin genişlemesi de süpernovanın ışığında kırmızıya kaymaya neden oldu. Gökbilimciler, bir süpernova spektrumundaki bu kırmızıya kaymayı analiz ederek patlamadan sonra Evrenin ne kadar genişlediğini ölçebilirler. Gökbilimciler, çeşitli mesafelerde çok sayıda süpernovayı inceleyerek evrenin genişlemesinin bir zaman çizelgesini oluşturabilirler. Supernova Cosmology Project (Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı) ve High-Z Supernova Search, Evrenin zaman içindeki genişleme hızını belirlemek için 1990’larda çok uzak bir Tip Ia süpernova arıyordu. Süpernovalar, kırmızıya kaymalarının önerdiğinden daha parlak olduğu için, gökbilimciler genişlemenin yavaşlayacağını tahmin ediyorlardı. Bunun yerine, süpernovaların beklenenden daha sönük olduğunu keşfettiler. Böylece, Evrenin genişlemesi hızlandı.
Önerilen İçerik: Uzay Boşluğu
Ek olarak, kozmik mikrodalga arka planının gözlemleri, Evrenin düz geometrisini muazzam ölçeklerde göstermektedir. Evren, bu düzlüğü yaratmak için yeterli maddeyi (sıradan madde veya karanlık madde) içermediğinden, eşitsizlik bir “karanlık enerjiye” atfedilmelidir. Aynı karanlık enerji nedeniyle Evrenin genişlemesi hızlanıyor. Evrenin genişlemesi hızlanma ve yavaşlama arasında değişirken, karanlık enerjinin etkisi de değişiyor gibi görünmektedir.
Karanlık Enerji Nedir?
Madde üzerinde gözlemleyebildiğimiz yerçekimi etkisi nedeniyle, astronomlar karanlık maddenin varlığının farkındalar. Ve üretmesi gereken parçacık türleri hakkında bazı teorileri var. Ancak karanlık enerji hala tamamen bilinmiyor. “Karanlık enerji” terimi, uzayın genişlemesini hızlandırmak için Evrenin muazzam. Büyük ölçüde boş bölgelerini bir şeyin işgal etmesi gerektiği fikrini ima eder. Bu anlamda bir alandır. Elektromanyetik radyasyon tarafından da yaratılan elektrik ve manyetik alanlara çok benzer. Ancak bu karşılaştırma ancak şu ana kadar yapılabiliyor çünkü elektromanyetik enerjiye taşıdığı foton aracılığıyla doğrudan şahit olabiliyoruz.
Bazı gökbilimciler, karanlık enerjiyi açıklamak için Einstein’ın Kozmolojik Sabitini kullanır. Einstein, teorisinin 20. yüzyılın başlarında statik bir dünya için sahip olduğu verilerin aksine, teorisinin genişleyen bir evreni öngördüğünü keşfettiğinde, bu sabiti genel göreliliğe ekledi. Sonuç olarak evren durgunlaştı ve devam eden genişlemeyi dengeledi. Edwin Hubble evrenin genişlediğini keşfettiğinde, Einstein’ın sabiti artık gerekli değildi. Daha sonra bu, kuantum teorisinde vakum enerjisi olarak bilinen şeyin yanında tanımlanmaktadır.
Karanlık enerji bağlamında kozmolojik sabit enerjiyi tutan bir rezervuardır. Evren büyüdükçe, enerjisi ölçeklenir. Süpernovalardan elde edilen verileri kullanarak, karanlık enerjinin getirdiği etkiler ile. Evrendeki maddenin getirdiği etkiler arasında ayrım yapar. Ne yazık ki, bu enerji seviyesinin gözlemlenenden çok daha büyük olması gerekecek. Ve sonuçta ortaya çıkan ivme o kadar aşırı olacak ki, yıldızlar ve galaksiler bile oluşamayacaktı. Öz terimi, fizikçiler tarafından, evreni bir sıvı gibi negatif yerçekimi kütlesi ile dolduracak yeni bir madde türünü temsil etmesi için önerimekteydi. Ancak, Hubble Uzay Teleskobu verilerinin kozmolojik parametrelere getirdiği ek kısıtlamalar, en azından temel çekirdek modellerini yanlış kılıyor. Topolojik hatalar, zamanla değişen karanlık enerji biçimleri veya Evren genişledikçe düzgün ölçeklenmeyen karanlık enerji, araştırılan diğer hipotezlerdir.